I- KÜLTÜR VARLIKLARI
Antik çağlardan beri, madenlerden dolayı yerleşik hayatın var olduğu bilinen Balya ve civarı, Günümüze kadar intikal eden Doğal ve Arkeolojik Kültür Mirasına sahip bir ilçedir.
Kadıköy Kalesi
Balya'da en önemli arkeolojik kalıntı Balya'nın 6 km. Kuzey Batısında kalan Kadıköy'de, Kadıköy Kalesi adlı Romalılardan kaldığı söylenen bir kale.Ancak kalenin bir ortaçağ,Geç Bizans kalesi olduğu ihtimalide vardır.
Kadıköy Kalesi
Cenevizlilerin bu kaleyi hapishane olarak kullandıkları,.Savaşlarda esir ettikleri sanatkarları bu kalede sanatlarıyla ilgili olarak çalıştırdıkları rivayet edilir.Kale içinde bardak, çanak kırıkları mevcuttur.Kale altında bir mahzen vardır.Mahzenin gizli geçitleri olduğu söylenmektedir.
Kadıköy Camisi
İlçemize bağlı Kadıköy’de bulunan ve halen kullanılan camii’nin çok eski bir geçmişi vardır.Ne zaman yapıldığını bilen yoktur.Köydeki yaşlıların deyişiyle köy camisinin 200 yıllık olduğu sanılmaktadır.
Camii 1978 yılında tarihi eserlere katılmıştır ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne dahil edilmiştir.
Ali demirci Camii
1885 yılına kadar nahiye merkezi olan Ali Demirci köyü, bu tarihten sonra madenlerin açılması ile birlikte eski adı Koca gümüş olan daha sonra Balya adını alan yerleşim yerine nahiye merkezinin taşınmasından sonra, eski önemini kaybetmiştir.
Burada tahminen 19.yy’a ait bir cami ve onun bahçesinde de,Balya Tımar ağalarına ait mezarlar ve kitabeler vardır. Ayrıca Köyün meydanında yine bu dönemde yapıldığı tahmin edilen bir çeşme vardır.
Ilıca Kaplıcaları
Kutsal Ilıca Helen dilinde Hiera (Kutsal) ile Anadolu’da kullanılan İren kökenli Germa/Germe (Ilıca) sözcüklerinden oluşur.Roma döneminden kalma antik hamamı Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de onarılarak kullanılmıştır. Günümüzde de faaliyet gösteren küçük antik hamam binaları,termal havuzları ve küvetlerden oluşan özel hususi banyolar bulunmaktadır.
Antik dönemden günümüze sadece Roma hamamı ayakta kalmıştır.Roma döneminde tedavi amaçlı şifa merkezi olarak kullanılmıştır.
Bu bilgiler ışığında Kutsal Ilıca antik dönemden itibaren Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlılarca yerleşim yeri olarak kullanılmıştır
Kilise
İlçemiz Ören köyünde köyün girişinde bulunan mezarlığının üst başında tarihi kilise harabesi mevcuttur.Şuanda yerinde hiçbir bina kalıntısına rastlanmayan yerde yazılı taşlar ve toprak eşyalar ele geçmektedir.Köylüler mezarlıklarının duvarlarını yaparken,bu kalıntılardaki taşları sökerek kullanmışlardır.
Balya Hükümet konağı(Belediye)
Eski hükümet konağı olan yer, daha sonraki tarihlerde başka amaçlarla da kullanıldıktan sonra,2006 yılına kadar harabe görünümünde idi.
2006 yılında Valiliğimizce, onarılan bina 2007 yılında hizmete girmiştir.Şu anda belediye binası olarak hizmet vermektedir.
Tabakhane Köprüsü(Çanakkale-Balya Yolu Üzeri)
Fransızların Madeni İşlettiği dönemde inşa edilmiştir.
Balya Siren Kulesi
Balya Merkezde yer alan bu kule,Madenlerin İşletildiği dönemde inşa edilmiştir.
Balya Kurşun-Çinko Maden Sahası(İdari Binalar,Flatosyon Tesisi,Hastane vb)
Madenlerin Fransızlarca işletildiği Dönemden kalan idari,Üretim ve Sosyal amaçlı bir çok yapıdan günümüze kalan kalıntılardır.
II-ARKEOLOJİK MİRAS VE SİT ALANLARI
1-Arkeolojik Miras
Doğanlar köyünde eski Mezarlık Alanı, Akbaş Köyünde Tümülüsler,Yarış alan Köyünde Taşkaya mevkiinde Nekropol,Ilıca Köyünde Karabaş mevkiinde Tümülüsler,Gözetleme Kulesi ve Nekropoller,başlıca Arkeolojik kalıntılardır.Tümülüslerin, Frigyalılar döneminde inşa edildiği düşünülmektedir.
Ayrıca,Balya merkezde Romalılar Döneminde İşletilen Maden sahasında bu döneme ait kalıntılarda vardır.
2-Sit Alanları
Aşağı Obada Tümülüs ve Mezar odası,Ilıca’da Tümülüs ve Ergastrie(Kadıköy) Kalesi alanı.
III.HALK BİLİMİ VE FOLKLOR
1-Folklor
Balya yöresel olarak gelenek-görenekler, adetler, halkoyunları ve el sanatları açısından zengin bir birikime sahiptir. İlçe merkezinden ziyade köylerinde yaşatılmaya çalışılan ananevi yaşayış biçimlerinin birçoğu unutulmuştur.
Halkoyunları
Halkoyunları Balıkesir’in kültür hayatında önemli bir yer tutar. Yöresel kıyafetlerin çeşitlilik göstermesi halkoyunlarına da yansımıştır. Zeybek, güvende, kaşık oyunları, bengi Balya yöresinin de önemli oyunları arasında yer alır.Pamukçu,Bengi Zeybeği,Harmandalı, Aydın Zeybeği, Halay, Kaba Güvende diğer oyunları teşkil eder. Kadın oyunlarında geleneksel olarak bakır tava, kazan kaşık ve zilli maşa; erkek oyunlarında ise bağlama, davul, zurna ve klarnet kullanılmaktadır. Özellikle “bengi” oyunu Balıkesir yöresiyle özdeşleşmiştir. Bayramlarda, sohbetlerde eğlencelerde gençler tarafından oynanır. Balya köylerinde de bu halkoyunları oynanmaktadır.
Bengi Oyunu
Balıkesir'in Türkiye'de değil, bütün dünyada tanınması ünlü Bengi oyunu sayesindedir. Bundan dolayıdır ki Balıkesir'de Bengi'nin ve bu oyunu adeta şiir gibi oynayan Bengicilerin çok özel bir önemi vardır. Kelime anlamı "sonu olmayan, ebedi" demek olan benginin izlerini İslamiyet öncesi Göktürkler dönemine kadar götürmek mümkündür. Türk tarihinin ilk yazılı kaynakları olan Orhun Kitabeleri, Göktürkler tarafından ebedi taş anlamında "Bengü Taş" olarak adlandırılmıştır. Bengi kelimesiyle ilgili olarak bir de rivayet vardır. Bu rivayete göre Türkler Orta Asya'dan Anadolu'ya gelirken düşmanlarıyla mücadele ederek, savaşarak vuruşa vuruşa gelmişler. Bu mücadele esnasında öldürdükleri düşmanın başında durur ve "BENĞİ!.." diye nara atarlarmış. Bu durum bir gelenek halinde, yiğitlik gösterisi olan ünlü bengi oyununda sürdürülmüştür.
Diğer manav köylerinde olduğu gibi "güvendeler” de ön plana çıkar. "Balya Kayalar köyü" oyunları ekiplerce yoğunlukla oynanmaktadır
2-El Sanatları
Balya ilçesinde unutulmaya yüz tutmuş olan dokumacılığın az da olsa yapıldığı görülmektedir. Önceleri Balya’nın bir çok köyünde yapıldığı görülen dokumacılık ilçede önemli bir geçim kaynağı olarak görülmüş daha sonra bu el sanatı üzerine gereken önem verilmemiş ve bu el sanatı önemini yitirmiştir.
Ebru Sanatı
Akbaş köyünde amatör olarak başlayan ebru sanatı çalışmaları etkin olarak devam etmektedir. Köy sakinlerinden bir kişinin kurduğu atölyede ebru sanatının güzelliklerini yansıtan çalışmalar yapılmaktadır.
3-Gelenek Ve Görenekler
Balya gelenek ve görenekleri Türk gelenek ve göreneklerinin bir parçasıdır.Yöremizde yapılmakta olan düğün ve evlenme törenlerinde şu adet ve gelenekler göze çarpmaktadır:
Erkek tarafı beğendiği kızı istemeye gider.Kız istenerek kız tarafına düşünmeleri için süre verilir. Oğlan evi tarafından yapılan teklif kız evi tarafından uygun görülürse kabul edilir. Erkek tarafı tekrar kız evine giderek nasıl bir karara varıldığını sorar. Kız tarafı kabul etmişse o gün söz kesilir. Söz kesme ailenin maddi gücüne göre değişik şekillerde yapılır. Kıza söz yüzüğü takılarak bir bohça gönderilir. Bu bohçada genellikle bir kutu kolonya, bir kutu şeker, elbiselik kumaş, yemeni gibi şeyler bulunur.
Söz kesimini takiben nişan günü ve nişanda takılacak takılar kararlaştırılır. Nişan günü erkek tarafının dost ve akrabaları ile kız evine gidilir. Bu gidişte nişan için gereken yüzük, takılar ve nişan elbisesinin dışında bir de nişan bohçası hazırlanır. Bu bohçada iç çamaşırı, bir takım elbise, çember, kolonya, çikolata, terlik ve benzeri eşyalar vardır. Nişanda yapılan yüzük erkek tarafının bir büyüğü tarafından nişanlanacak olan çifte takılır. Daha sonra damat adayı ve erkekler nişan yerinden ayrılırlar. Kadınlar kendi aralarında eğlence yaparlar.
Nişan törenleri bazen “görüş” adı altında yapılır. Bu görüş gününde akrabalar hediye getirirler. Getirilen hediyeler uygun bir yerde ipe serilir. “Görüşler” genelde yemekli olur.
Nişan töreninden sonra sıra düğün törenine gelir. Erkeğin babası kızın babasından kızın nüfus kâğıdını alarak nikah hazırlıklarına başlar. Nikahtan önce çeyiz sandığı değişimi yapılır. Çeyizle dolu olan sandıkları mahalle muhtarı ve oranın ileri gelen yaşlıları değiştirir. Sandık önce oğlan evine gider. Cumartesi sabahı düğün başlar. Çalgılar sabah erkenden çalmaya başlar. Daha sonra kız evine gidilerek kız evinde kapı haklanır. (Bahşiş alınır) Düğünde gençlerden biri efe başı olarak düğünleri organize eder. Erkek evinin verdiği listeye göre dost ve akrabaların kapıları haklanır. Haklama bittikten sonra erkek evine gelinip yemek yenilir. Erkek evinde çalınan çalgılar duyan davetliler “dürü” denen hediyelerini getirir. Hediye verme daha sonraki bir zamana da bırakılabilir.
Düğünde gençler kırık hava, harmandalı, çiftetelli, hora ve bildikleri diğer oyunları oynarlar. İkindiye doğru kız evine kına götürülür. Kına götürülürken çalgılar önde gençler arkada ve kafilenin sonunda da erkek evinin kadınları yer alır. Kız evine varıldıktan sonra kadınlar ahenk yerine gider. Erkekler ise dışarıda kalır.
Geline kına yakılırken gelin ağlatma havası çalınır. Burada amaç gelini ağlatmaktır. Kına yakma işleminden sonra çalgıcılara hediye verilip oyunlar oynanır. Kadınlar kınadan dağılınca oyun yerine gelerek düğünü seyrederler. Oyun bitince dağılırlar.
Pazar günü oğlan evinin önünde oyunlar oynanır. Gençler daha sonra çalgılar eşliğinde dürü (hediye) toplanır. Hediye toplama işlemi bittikten sonra oyun oynayarak gelin almaya gitme zamanı beklenir.İkindiye doğru oğlan evinin yakın akraba hanımları arabaları bindirilerek davullarla birlikte gençler önde arabalar arkada konvoy halinde gelin almak için kız evine gidilir. Kız evinin önünde gelinin hazırlanması beklenirken yine oyunlar oynanır. Gelin kapıdan çıkarken akrabalarının ellerini öper, babası beline kuşak bağlar. Kuşak üç kez bağlanır ve çözülür. Gelinin koluna iki kişi girerek gelin arabasına getirilir. Gelin arabasına gelinle birlikte bir akrabası biner. Gelin alındıktan sonra konvoy geri döner. Bir ara gelin arabası konvoyda ayrılarak gelini gezdirir. Araba tekrar konvoya katılınca gençler düğün sahibinden gençlik parası adı ile para alır. Gelin arabadan inerken çalgılar ‘’Ey Gaziler’’ Türküsünü çalar. Gelin eve girince düğün alayı dağılırlar. Gelin eve girince düğün alayı dağılır.
Damat yatsı namazından çıktıktan sonra cemaatle birlikte eve gelir. Evde hoca dini nikâhı kıyar, şerbetler içilerek damat gerdeğe sokulur. Gençler gece damattan baklava isterler. Baklavayı aldıktan sonra orada yer ve dağılırlar. Pazartesi sabahı ise duvak sabahıdır. Yengeler gelini görmeye giderler.
Düğün ve evlenme törenleri kız evi açısından değerlendirildiğinde daha önce anlatılanlardan çok fazla farklılık göstermektedir.
Kızları istenen ailenin damat adayını araştırarak kızlarına uygun olup olmadığına karar verirler. Eğer damat adayını kendilerine uygun görürlerse kabul edip söz keserler. Söz kesmede oğlan tarafına mendil verirler.
Söz yüzüğü veya nişan yüzüğü takımı esnasında oğlan evinden gelen söz veya nişan bohçasına karşılık kız evi de bir bohça hazırlar. Bohçada genellikle oğlan evinin bohçaya koyduğu türden şeyler bulunur. Nişan veya söz merasiminden sonra törene katılanlara çay, kahve, pasta, şeker, sigara, kolonya gibi ikramlarda bulunulur. Gelen bohçalar hem kız evinde hem de oğlan evinde dost ve akrabalara gösterilir. Yapılan bu merasimlerin en belirgin özelliği eğlencenin kadınlar arasında geç saatlere kadar sürmesidir.
Düğünden bir hafta kızın yaptığı çeyizler arkadaşları eşliğinde kız evine asılarak sergilenir. Bu çeyizler bir hafta sonra eğlence ile toplanır. Daha sonra bu çeyizler oğlan evi tarafından alınmaya gelinir. Gelinin arkadaşları çeyiz almaya gelenlerden sandık parası adı altında bahşiş alırlar. Alınan bu para düğünden sonra gelinin arkadaşları arasında bir eğlence düzenlenerek harcanır.
Yörenin düğünlerinin bir diğer özelliği düğünden bir gün önce kadınlar arasında “Ahenk” denilen bir eğlence düzenlenmesidir. Ahenk gününün gecesi kızın arkadaşları toplanarak eğlence düzenlerler. Bu gecede kızlar değişik kıyafetlere girerek taklit yapar, oyun oynarlar. Gece yarısında kızlar, kapı bağlamaya çıkarlar. Bunların arasında gelin de bulunur. Ellerinde darbukalarla gece sokaklarda şarkı söyleyip, oynayarak oğlan evine giderler. Oğlan evi kızların geleceğini bildiği için damadı saklamışlardır. Evin bütün odaları aranarak damat çıkartılır, gelinle damat oynatılır. Daha sonra damat alınarak oğlan evinden ayrılırlar. Amaç dost ve akrabaların evlerini dolaşmaktır. Hem oyun oynayıp hem de şarkı söylenerek dolaşılan evlerden para ve çerez alınarak sabaha karşı kız evine dönülür. Eğlence sabaha kadar sürer, kızın arkadaşları kız evinden sabahleyin ayrılır. O günün gecesi genellikle salonda veya genişçe bir yerde cazlı düğün yapılır. Eğer düğün davulu ise ahenk kına gecesi ile birlikte Cumartesi akşamı yapılır.
Çocuk Görme Âdeti
Çocuk kırk günlük olunca hamamından sonra kırk uçurmaya çıkarılır. Kırk uçurma çocuğun evden çıkarılmasıdır. Çocuk önce babaannesine götürülür. Daha sonra diğer akrabalara götürülür. Gidilen yerlerden dönerken çocuğa mendil, yumurta, çeşitli giysiler, mendil içinde para verilir. Çocuğun annesine iyi dileklerde bulunulur. Eğer anne ve babanın dilekleri varsa çocuk doğduktan sonra kurban kesilir. Kesilen kurbanın kanından çocuğun alnına sürülerek kötülük ve nazardan korunması için dua edilir.
Diş Hediği (Buğday)
Çocuk 6–7 aylık olduktan sonra dişinin çıktığını ilk gören kişi ona hediye alır. Genelde bir kat çamaşır ya da demirden bir tas hediye edilir. Çocuğun ilk dişi çıktıktan sora buğday kaynatılır. Komşular ve yakınları çağrılarak beraberce yenilir. Çocuk kız ise komşu ve akrabalar davet edilerek 6 aylık kınası yakılır. Kırmızı bir elbise giydirilip kırmızı duvak takılır. Pasta, börek, çay ikramından sonra toplananlar kendi aralarında eğlenirler.
Köy Seyirlik Oyunları
Balya ilçesinde düğünlerde ve özel günlerde seyirlik oyunlar oynanmaktadır. Seyirlik oyunların en yaygını “deve” oyunudur.
Deve oyunu şöyle oynanmaktadır: 5x5x300 cm boyutlarında iki adet ağaç birbirine paralel olarak çakılır Bu ağaçlara tutturulan ağaçlarla devenin iskeleti oluşturulur. Yeteri kadar koyu renkli kilim birbirine dikilerek devenin derisi olarak iskelete geçirilir. Bir sopa ile devenin başı oluşturularak ucuna hayvan kafası iskeleti geçirilir. Hazırlanan devenin içine iki oyuncu girer. Öndeki oyuncu eline devenin boynu başını oluşturan sopayı alarak devenin yürüyüşüne benzeyen bir yürüyüşle yavaş yavaş sallanarak yürümeye başlar. Bir grup genç kol kola girip Türküler söyleyerek deveyi oyun alanına getirir. Arkadaki oyuncunun görevi devenin arka bölümünü oluşturup öndeki oyuncuya uyum sağlayarak elinde bulunan çanları sallamaktır. Deve oyun alanına birikmiş olan seyircilere oyunlar yaparak bahşiş alır. Köylerde ise deve, gençlerle birlikte kızı olan evleri ziyaret eder. Deveye evin kızı veya ev sahibi tarafından hediye verilir.
İlçede söylenen Türküler, maniler, masallar, ağızdan ağza dolaşan atasözleri ülkemizin zengin ve kendine has kültür yapısının birer halkasıdır.
Türküler
Kültür değerlerimizin önemli unsuru da Türkülerimizdir. İlçemizde çok söylenen ve oyun olarak oynanan Türkülerimiz vardır. Bu Türkülerin en önemlisi “Nina” Türküsüdür. Türkü’nün sözleri şöyledir:
Ayva sarısı yarim Tarlası pıtıraklı Sizin tarla çok ırak
Limon sarısı yarim Kendisi oturaklı İçi dolu pıtırak
Ben senden ayrılmam Benim yarim geliyor Ben sana vuracağım
Ömür yarısı yarim. Potini gıcırdaklı İlle yolumuz ırak
Nina nina nay olurmu öyle kara gözlüm olurmu öyle kara gözlüm
Nina nina nay Nina nina nay Nina nina nay
Maniler ve Bilmeceler
Kültür değerlerimizin diğer bir ürünü de manilerdir. Balyada da muhtelif maniler söylenmektedir. Bunlardan bazıları şöyledir:
Sarı pabuç giyiver Danişmente giderken
Bizim eve geliver Gördünüz mü Ören’i
Annem babam sorarsa Dört kitap birden çarpsın
Suya gitti deyiver Söz verip de döneni.
Şu dağlar olmasaydı Koca dere duruldu.
Çiçeği solmasaydı Meydan yere vuruldu.
Ölüm Allah’ın emri Ağlama öksüzüm ağlama.
Ayrılık olmasaydı Meydan yerinde vuruldu.
Bilmecelerde yine Balya da çok söylenen sözlü edebiyat ürünlerindendir:
Gide gide üşünmez Sarıdır sarkar
Beline kuşak kuşanmaz Tükeneceğim diye korkar
(nere) (ayva)
4-Giyim
Giyim olarak günlük giyilen giysiler yönüyle bölgenin kendine has kıyafetleri vardır.Kadınların giyiminde diğer yörelere göre göze çarpan en belirgin ayırt edici özellik ferece veya terlik diye bilinen tüm elbiselerin üzerine giyilen siyah giyilen siyah kumaştan yapılmış giysilerdir.
Erkek giyiminde de göze çarpan özellik kış aylarında giyilen ‘Şayak’ denilen elde dokunmuş kalın yünlü kumaştan yapılan pantolon ve cekettir. Ayrıca erkeklerin yün iplikten örülmüş beyaz çorapları diğer bir ilgi çekici özelliğidir
5-Yöresel Yemekler
Balya’nın belli başlı özel bir yemeği yoktur. Bilinen tüm yemekler yapılmaktadır. Mahalli yemekler oldukça zengindir.
Bu yemekler özellikle düğün, hayır gibi törensel mahiyetteki toplantılarda hazırlanmakta ve davetlilere sunulmaktadır. Bu yemekler arasında tirit, börülce, sura, manav tarhanası, saçaklı mantı, keşkek, mafis, güveç, peynirli patlıcan, düğün çorbası , zerde gibi yemekler ile Balıkesir Kaymaklısı, höşmerim, kalbura bastı gibi tatlılar dikkati çekmektedir.
KEŞKEK
Düğünlerde genellikle “Keşkek’’ yemeği meşhurdur. Keşkek yemeği şöyle yapılır.Özel olarak seçilen buğday önce ayıklanarak yıkanır, kurutulur.Özel dübellerde kabuğu çıkartılır. Kabuğu çıkartılan buğday, kazanlarda haşlama usulü ile pişirilir. Ayrıca keşkeğin içine konmak üzere kuzu ve tavuk eti haşlanarak liflenir. Daha sonra haşlanmış buğdayın içerisine liflenen etler karıştırılır. İki veya daha çok kişi tarafından özel sopalarla et ve buğday karışımı ezilir. Buğday ve etler iyice ezildikten sonra tuz ve sıvı yağ ilave edilir. Artık keşkek servise hazır hâke getirilmiş demektir. Bazen üzerine nohut ta ilave edilir.
Balya yöresinin belirgin bir özelliği de Ramazan hazırlığı için yapılan yufkanın, bayramlarda hazırlanan baklava ve tatlıların kadınlar arasında imece ile yapılmasıdır.
BÖRÜLCE EKŞİLEMESİ
Börülce Türkiye' de daha ziyade Balıkesir' de yetiştirilen ve yemek çeşitleri yapılan bir sebzedir. Sallama ya da sıyırma da denilen bir haşlama salatasıdır. Haşlanmış börülcenin üzerine zeytinyağı ve koruk suyu ile dövülmüş sarımsaktan oluşan bir karışım ilave edilir ve servis yapılır.
SARIMSAKLI BULGUR
Bulgur, tavuğun haşlandığı suda haşlanır. Suyu çekildikçe su ilave edilir. Bulgur merhem gibi oluncaya kadar pişirilir. Biraz sulu bırakılır. Bulgur tepsiye dökülür. Üzerine didilmiş tavuklar dökülür. Sarımsak dökülür ve karıştırılır. Üzerine çiğ zeytinyağı gezdirilir. Bunun aslı tavşan eti ile yapılanıdır.
KAYMAK HAMURU
Kaymak ocakta un ile helva gibi karıştırılır. Kaşıkla iz yapılarak kesilir ve ılık olarak servis yapılır.
TİRİT
Tiritlik ekmek küçük parçalar halinde küçük doğranır ve tepsiye dizilir. Üzerine tavuk suyu dökülür.Tavuk etleri ve haşlanmış tavuk konulur. Tereyağı kızdırılıp üzerine dökülür. Karabiber konulur. Tavuk haşlanırken içine domates konarak haşlanır. Tavuk suyunun biraz renk alması sağlanır. Tirit’in yufkadan yapılanı da vardır.
TAVUKLU MANTI
Hamur yoğrulur içi boş olarak dört tarafından bükülerek şekil verilir ve fırınlanır. Tavuk suyunda mantılar haşlanır. Üzerine tavuk etleri ve haşlanmış nohut dökülür. Daha sonra üzerine sarımsaklı yoğurt dökülür. Tereyağı kızdırılır üzerine dökülür.
Çeşitli baharatlarla ( nane , pul biber ) servis yapılır. 1 Kg. tuzsuz peynir tencereye konur. İçine bir çay kaşığı kabartma tozu atılır. İçine iki yumurta sarısı, çalkalanarak ilave edilir. Hafif ateşte karıştıra karıştırarak yağı çıkıp bal rengi sarısına bürünene kadar bir saat pişirilir. Kıvama gelmiş olan peynire 250 gr. irmik, 100 gr. un , 1Kg. toz şeker ilave edilir. Şeker eriyip yağ salana kadar bir süre karıştırılarak pişirilir. Soğutularak servis yapılır.
BALIKESİR KAYMAKLISI
Un hamur tahtasında elenir, ortası açılır. Tereyağı ve süt konup karıştırılır, yoğrulur. Dinlendirildikten sonra iki parçaya bölünüp yağlı bir tepsiye konur. Her bir yufkanın kırılmaması için elle su serpilir, diğer 6 yufka da, diğer yağlı bir tepsiye yerleştirilir, fırında ve mangalda pişirilir. Alt kısımları kızarınca iki tepsi de ateşten indirilir. Birinci tepsideki yufkaların üst yufkası üzerine bolca kaymak yayılır. Kümeler halinde de konabilir. Diğer tepsideki yufkaların alttaki kızarmış tarafı üste gelmek üzere birinci tepsideki kaymakların üzerine kapatılır. Ilık halde reçel şurupları koyulduğunda şerbet soğuk hamur üzerine gezdirilerek dökülür, kapak kapatılır. Soğuduktan sonra baklava dilimi şeklinde kesilir, servis yapılır.
|