- Önce sizi ve firmanızı tanıyalım?

- Balıkesirliyim. 1991 yılında Ticaret Lisesi'ni bitirdikten sonra iş hayatına atıldım. 93 yılında evlenip Fransa'ya gittim. Oto alım satımı, tamir ve yedek parça konusunda hizmet veren firmamızda uzun yıllar çalışma hayatına devam ettim. 2008 yılında dönüş yaptıktan sonra erkek kardeşim ile beraber 2001 yılından bu yana faaliyet gösteren Onurpen'i daha iyi bir konuma taşımaya karar verdik.  Balıkesir'de eksikliğini gördüğüm mobilya sektörüne girdik. Önce showroom açıp atölyelerimizi genişlettik. Firmamızda birçok kaleme hitap ediyoruz. İnşaat sektörüne yönelik PVC kapı ve pencere, alüminyum panjur, hazır mutfak, cam balkon başta olmak üzere banyo, ferforje küpeşte, duşakabin, parke, duvar kağıdı gibi daha sayamadığım birçok kalemde üretim ve faaliyetlerimiz var. Bir evin gereksinimi olan her şeyi yapabiliyoruz. İnsanlar buraya geldiklerinde her şeyi bulabiliyor. Bireysel müşterinin yanı sıra son dönemlerde müteahhit firmalar da daireleri için başvurular yapmaya başladı. Kaliteden ödün vermeden hizmet vermeye çalışıyoruz. Müşteri memnuniyetini göz önüne alarak Balıkesir'de yıpranmış olan bu sektörü hareketlendirmek istiyoruz.Sabırla ve azimle ama daha emin adımlarla ilerliyoruz.

- Fransa'dan Türkiye'ye geldiğinizde zorluklar çektiniz mi?

- Elbette bazı zorluklar oldu. PVC konusunda iş tecrübem yoktu. Öncelikle 1 yıl sanayideki atölyemizde kalıp işi daha iyi kavramak için çalıştım. Uzun süre yurtdışında kaldığınızda lisan probleminiz de oluyor. Bazı kelimelerin telaffuzunu unutuyorsunuz. Özellikle teknik terimler sıkıntı olmuştu benim için. Ama bunlar aşılabilecek basit sorunlardı ve aşıldı. Bir diğer sorun da toplumun bu sektörde bir kadın çalışmasına olan bakış açısıydı. İlk iş atölyeyi temizlemekle, boya ve büro yaparak başlayınca, malesef bir yadırgama söz konusu olmuştu. Müşteri için ölçü almaya gittiğinizde de "ölçüyü siz mi alacaksınız" diye bir şaşkınlıkla karşılaşıyorsunuz. Kadın ölçü alamaz veya kadın kamyon kullanamaz gibi bir algı var. Sanayiye kadınların girmesi çok yadırganıyor. Ama zamanla insanlar bu duruma alıştı.

- Hem iş, hem çocuklarınıza vakit ayırmak zor olmuyor mu?

- Ben güne çok erken başlarım. Kendi işyerimiz diye rahat davranmam. Evde oturacak bir insan asla olmadım. İşimle ilgili çok titizim. İnşaatlara giderim ve ayakkabımda çamur hiç eksik olmaz. Yaptığım işi takip etmek ve sonuçlarını görmek isterim. Ama çocuklarıma da gerekli vakitleri kesinlikle ayırırım. Kendi imkanlarımı yarattığım için problem olmuyor.

- Bir kadın olarak müşterilerinizle olan ilişkileriniz nasıl? Avantaj veya dezavantajları var mı?

- Kesinlikle avantajlı bir durum. Mutfak sektöründe faaliyet gösteriyorsanız, kadınlar sizi tercih eder. Çünkü ben de bir kadın olarak mutfakta vakit geçiren bir insanım. O mutfağın nasıl daha kullanışlı hale getireceğimi biliyorum. Oysa erkek için mutfak 'yemek yenecek yer' konumundan öte geçmez. Bu yüzden müşterilerimizi daha iyi yönlendirip fikirler verebiliyoruz. Mutfak ve mobilya sektöründe iş yapan bir kadın konuya daha hakim olduğu için müşteri portföyümüzde de büyük oranda değişiklikler oldu. Son daha kurumsallaşmaya yönelik çalışmalar yaptık. Kalite ile ciddi iş anlayışınız birleştiğinizde bu kesinlikle müşteri memnuniyeti doğuruyor. Ayrıca satış sonrası garanti konusunda müşterinin çekinceleri çok yüksek. Normalde 1 yıl olan garanti süresi bitse bile biz firma olarak her zaman müşterinin istekleri veya sorunlarıyla ilgileniyoruz.

- Fransa'daki çalışan kadın, ile Türkiye'de çalışan kadın arasında nasıl farklar var?

- Oradaki çalışan kadınlar çocuklarını rahatlıkla dadılara bırakıyorlar. Devlet tarafından bu kişiler size hizmet ediyor. Hepsi eğitilmiş kişiler. Fransa'da 8 saat veya 4 saat olarak istediğiniz şekilde çalışabilirsiniz. Cumartesi, Pazar aileniz ile zaman geçirebiliyorsunuz. Oradaki eğitim ve çalışma şartları buna elverişli. Çalışan herkes 1 yılı doldurduktan sonra 5 hafta senelik izin yapabiliyor. Buradaki çalışan kadınlar daha zor durumda. Erkekler daha da zor durumda. Aileler birbirleriyle çok fazla zaman geçiremiyor. Türkiye'de Sosyal devlet yapısı henüz yeterli düzeyde değil. Türkiye'de kadının durumu geleneklerden dolayı da çok zayıf. Bugün 8 Mart dolayısıyla birçok yayın izledim. Kadın ölümleri halen sürüyor. Türkiye'de bir erkek hakimiyeti var. Kadını neredeyse çalıştırmıyorlar. Kadın bir birey olarak kendini kanıtlamak zorunda. Uygun sektörler görmüyorum ama azimli bir kadın istiyorsa kendini çalıştığı sektörde kabul ettirir.

- Başarı kriterleriniz nelerdir?

- Kaliteye çok önem veriyoruz. Müşterimle sözleşmemizde ne varsa o uygulanır. Hatta daha da fazlası yapılır. "En ucuz olan, en pahalıdır" mantığıyla hareket ediyorum. 1 hafta sonra taktığım ürün bozulduğunda tekrar takmak zorunda kalmadan kendi evime uygular gibi hizmet veriyoruz.

-Teknoloji ile aranız nasıl?

- Bizim kuşağımızdan sonra teknoloji fazlasıyla ilerledi. Elbette ki gelişmeleri takip edip günün şartlarına göre kendinizi geliştirmelisiniz. Biz firma olarak teknolojiyi üretim ve pazarlama anlamında da iyi kullandığımızı düşünüyoruz. Hammadde ve parça siparişlerimizi internet aracılığıyla temin edebiliyoruz. Aynı şekilde pazarlama konusunda müşterilerimiz bize kolayca ulaşabiliyor. İstanbul, Ankara, İzmir hatta Konya'dan bile müşterilerimiz var. Teknoloji ve internet her anlamda faydalı.

- İleriye dönük hedefleriniz var mı?

- Çok hızlı ilerlemekten çekinen bir insanım. Bu sektörde 5 yıldır bulunuyorum ama iş tecrübem bana hızlı ilerleme konusunda her zaman temkinli olmam gerektiğini göstermiştir. Daha emin adımlarla günün koşullarına göre büyümek en iyisidir. Biz de firma olarak bu yönde ilerleyeceğiz. Ama sosyal anlamda bir sendika düşüncem var. PVC sektöründe faaliyet gösteren firmalarla beraber kurulan bir sendika, sektörün büyümesine daha faydalı olacaktır. Sendika, hem müşteri hem de satıcı açısından faydalı olacak. Daha kaliteli hizmet ve ürün satışı gerçekleştirilmesi için sendika kaçınılmaz.

- Sektör nasıl hareketlenir?

- Bir şehre doğal gaz gelmesi bile yapı sektörünü harekete geçirir. Penceresini değiştiren, yalıtım da yaptırmak ister. Böylelikle zincirleme olarak bir hareketle söz konusu olur.

Emine ErdemBaşarı HikayesiKadın Girişimçi