Dursunbey genel olarak konar-göçer yörük aşiretlerinin iskana geçmesiyle kurulmuş olan yörük köyleri ile tanınır. Konar-göçer Türk aşiretleri'nin izleri bu köylerde görülmektedir.
ÇOCUK OYUNLARI
Özellikle kırsal kesimde çocukların en büyük zevki mahalle oyunları dediğimiz oyunlardır. Oyun, çocuğun boş zamanlarını dolduran en güzel eğlencesidir.
Oyun, karşılıklı saygı ve sevgi, dayanışma güven duygusu kurallarına uyma birlik ve beraberlik vb. gibi çocuğun karakterini güçlendiren konularda büyük rol oynar. Diğer yandan çocuk farkında olmadan kendini toplumsal denen olgunun içinde bulur. İşte çocuk daha küçüklüğünde oynadığı oyunların sayesinde toplumun bir parçası olmayı öğrenir.
Çocukların oynadığı mahalle oyunları yöreden yöreye farklılık gösterir. Dursunbey yöresinde son zamanlarda çocukların oynadıkları mahalli oyunları da çeşitlilik göstermektedir. Bu yöreye ait oyunlar, el oyunları ve topluluk halinde oynanan grup oyunları diye ikiye ayırabiliriz.
El oyunları genellikle iki kişilik oyunlardır. İki oyuncu karşılıklı dururlar elleri ve ayaklarıyla söyledikleri tekerlemelerle ahengine uygun ritmi hareketler yaparlar. Her iki oyuncuda aynı hareketleri aynı anda yapıp aynı anda tekerlemeyi söylerler. Oyunda geçerli bu ritmik hareketler bazen iki çocuğun sadece ellerini değişik şekillerde vurarak, bazen de hem elleri hem de ayaklarıyla hareket oyunu tamamlanır.
Hem el hem ayakla oynanan oyunlarda birbirlerinin kollarına girip zıplaya zıplaya önce bir yana, sonra bir yana dönmeler ya da birinin diğeri etrafında el şaklatarak dönmesi vb. şekillerde göze çarpmaktadır.
Bu oyunlarda tekerlemelere ahenkli bir hava verilerek oyunun ritmi sağlanır. Tekerlemenin ahengini sağlamak için mısra sonları kafiyelidir. Oyun türlerinde ölçü olmadığı gibi mısra sayısı da tekerlemenin uzunluğuna kısalığına bağlıdır.
Oyun sözlerinde anlam aranmaz, oyun sözleri çocukların rahatça söyleyebilecekleri sözlerden oluşur. Öyle ki Türkçe olmayan yabancı dillerden özelikle İngilizceden alınmış sözlerle bile çocukların el oyunları tekerlemenin arasına girmiştir.
Grup Oyunları; grup halinde toplanan çocuklar önce bir ebe çekerler. Bir yuvarlak oluşturulur. Ebe çocuklardan oluşan halkanın etrafında koşar adımlarla dolaşırken bir taraftan da hep bir ağızdan oyunun sözlerini tekrarlarlar. Ebe etrafında döndüğü halkadan herhangi bir arkadaşının omzundan tutarak arkadaşını halkadan çıkarır, arkasına alır. Ebeye takılan oyuncuda ebe ile birlikte koşar adımlarla halkanın etrafında dönmeye başlar. Bir yandan da oyun sözlerini söylemeye devam ederler.
Ebe yanına aldığı oyuncuyla en başından başlayarak aynı şeyleri tekrarlar. Böylece ebenin arkasına aldığı oyuncu sayısı her seferinde artar. Halkada bir iki kişi kalıncaya kadar oyuncular ebenin arkasına eklenerek devam eder. Bir kişi kaldığında oyun biter. Ve geri kalan bir kişi de tekrar başlayarak oyun için ebe seçilmiş olur.
Oyuncular eşit sayıda gruba ayrılırlar. Sayışarak ebe olan grubu belirlerler. Oyun için bir yer seçilir. Sınırları çizilir. Ebe gruptan bir kişi bekçi seçilerek oyun yerine bırakılır. İki gruptan ebe olmayan gruptaki oyuncular kaçarlar. Diğer grubun oyuncuları da onları yakalamaya çalışırlar. Bu arada oyuncular grup arkadaşlarını bilmek zorundadırlar. Ayrıca hızlı koşanlar da bu oyunda avantajlıdır. Yakalanan oyuncular getirilip oyun yerine bekçinin gözetimine bırakılır. Grup arkadaşlarından yakalanan oyuncuları kurtarabilmek için bekçiye ve ebe oyunculara yakalanmadan gelip yakalanmış arkadaşlarından birine “cereyan” demesi gerekmektedir. Bekçinin diğer oyuncuları yakalanmış oyunculara yaklaştırmaması gerekmektedir. Oyun, ebe oyuncuların diğer oyuncuların hepsinin yakalayıp oyun yerine getirmesiyle sona erer. Bu kez hiç sayışmadan diğer grup ebe olur.
Eşit oyuncuya sahip iki grup oluşturulur. Birinci grup kendi aralarında isim takarlar. Yan yana sıralanırlar. Aynı şekilde diğer grubta yan yana sıralanır. İki grup karşılıklı dururular. Birinci grubun başı seke seke diğer grubun başına gider. Aralarında ahenkli bir şekilde konuşmalar geçer. Daha sonra birinci gruptan başoyuncusu diğer grubun oyuncularının arkasından dolaşarak bir oyuncunun gözlerini kapatır. Grubun oyuncularından birini takma isim söyleyerek çağırır. Çağrılan oyuncu sözleri kapalı oyuncunun yani ebenin alnına kim olduğunu belli etmeden vurup yerine döner. Ebenin gözleri açılır ve kimin vurduğunu bilirse o oyuncu ebe oyuncunun grubuna geçer. Bilemezse ebe oyuncu karşı gruba geçer. Oyun karşılıklı gidip gelmelerle devam eder.
İp atlama çocukların özellikle kız çocuklarının en çok sevdikleri oyunlar arasında yer almaktadır. İki katlı ve tek katlı olarak sallanan iplerle atlanan ip oyunları vardır. Bir yandan ip atlarken diğer yandan da tekerlemeler söyleyerek oyun renklendirilir.
Bunun dışında yakar topu denen ve üç kişiyle oynanan oyun, misket oyunu, daha çok kız çocuklarının oynadığı sek sek, beş taş, on beş taş gibi iki kişi ile oynanan oyun, grup halinde oynanan al satarım bal satarım adı altındaki oyun, saklambaç, dokuz kiremit, çelik çomak, uzun eşek, renkli istop, dönme dolap vb. oyunlarda bulunmaktadır.
DÜĞÜN GELENEKLERİ
Yörede evlenme yaşı küçüktür. Evlenmek isteyen gençler bu konudaki isteklerinden dolayı huzursuz ve sinirli davranışlar, sabahları geç kalkma, evlenme isteğinin en sık rastlanan dile geliş biçimlerindendir. Erkeklere özgü ve bazı köylerde gözlenen başka bir yolda evlenmek isteyen gencin pilava kaşık saplayıp sofradan kalkmasıdır. Yine erkeklerin başvurduğu bir başka yol istediğini yakınlarına söyleyip dolaylı biçimde babanın kulağına gitmesini sağlamaktır.
Söz Kesme
Pazar ya da Perşembe günü kız evine haber gönderilip, akşam mendil almaya gelineceği bildirilir. Mendil almaya gitmenin anlamı söz kesmektir. Akşam oğlan evinden damadın annesi ve bir iki yakını mendil almaya giderler. Gelin kız söz kesmeye gelenlerin ellerini öper ve bir süre sonra kahve ikram eder. Damadın annesine giderken hazırlanan mendil verilip uğurlanır.
Nişan
Nişandan birkaç gün öncesinde nişan eşyası alınır. Oğlan evi tarafından gelin kıza gelinlik, çamaşır, gecelik, ayakkabı vb. alınır. Damada da kız evi tarafından kazak, çamaşır, damatlık vb. alınır. Ayrıca karşılıklı ailelere ve yakınlara ufak tefek çamaşır, havlu vb. alınır. Her iki tarafta aldıklarını bohçalar. Yengeler 1-2 gün öncesinden yakınları Perşembe veya Pazar gününe nişana çağırırlar.
Kız evinden nişana çağrılan yakınlar o gün büyük bir bahçe veya evde toplanırlar. Oğlan evi de kendi evinde toplanıp kız evine gelir. Yanlarında bir tepsi çerez ve bohçalar getirilir. Bohçalar ve çerez yengeler tarafından taşınır. Kız evinde oğlan evi gösterilen yerlere oturtulur. Kayın valide ortaya oturtulur. Kız evinin gelen misafirlerine “hoşgeldiniz”e duran yengeleri herkesi yerleştirir. Oğlan evinden gelenlerden birisi aşır okur. Sonra kız evinin yengeleri sıra ile kolonya şeker, bisküvi ve limonata ikram ederler. Bütün bunlardan sonra kızın en yakın yengesi gelin kızı ortada oturan Kayın validenin yanına getirir. Yenge, kayın validenin elini öper, sonra gelin kıza öptürür. Gelin kız elini öptükten sonra Kayın valide yanında getirdiği takıları takar. Kayın validenin yanında en yakınları oturur. Gelin kız sırayla ellerini öper. Onlarda isterlerse takı takabilirler. Gelin kız sırayla bütün misafirlerin ellerini öper.
Oğlan evi dağıldıktan sonra oğlan evinin en yakınları yine oğlan evine giderler. Kız evinden de özelikle yengeler ve en yakınları kalır. İkindi ezanından hemen sonra önceden hazırlanmış bir tepsi baklava, kuzu dolması isteğe göre tavuk veya hindi dolması da olabilir, tuzlu sütlaç, tepsi ekmeği damada ve ev halkı yakınlarına alınan hediyeler de ayrı ayrı bohçalanır. Kız evinde kalan yengeler bu bohçaları ve yemekleri oğlan evine götürür. Oğlan evin de daha önceden yemekler hazırlanır. Kız evinden oğlan evine giden yengelere sofra atılır. Sofrada kendi hazırladıkları yemeklerin yanı sıra kız evinden yengelerin getirdiği kuzu dolması ve baklavadan ikram edilir. Yemekten sonra kolonya şeker ve kahve gibi ikramlarda bulunulur. Daha sonra gitmek için kalkan yengeler kapıya kadar geçirilerek, hepsine küçük birer hediye verilir.
Dursunbey’de düğün adetlerinin bir kısmı hala sürmektedir. Ancak günümüzde bu adetlerin hepsi tam olarak uygulamamaktadır. Günden güne belli bir değişim içinde bulunan adetlerimiz günümüze kadar gelerek düğünlerimiz daha basit bir hal almıştır.
Düğün hazırlıkları ev döşeme işinin ardından kız evinde ve oğlan evinde bir hafta öncesinden başlar. Yufka ve ekmek yapılır. Aşçı bulaşıkçı, eğlenceler için orkestra bulunur. Oğlan evi bunların yanı sıra davulcuda tutar. Düğünden bir gün önce kız evi ve oğlan evi yengeleri çıkıp bütün akraba komşu, eş dost, tanıdık ve yakınları düğüne çağırılar.
Kız evi ve oğlan evinin akraba, dostlarıyla birlikte eğlence adı altında kına gecesi düzenlenir. Kına gecesinde gelin kıza yengeleri tarafından kına yakılır. Gelin kız o geceyi arkadaşları ile birlikte geçirerek sabaha kadar eğlenirler.
Ertesi günü akşamı çağırılan bütün eş-dost düğünün yapılacağı salonda toplanır. Gelin kızın annesi ve damadın annesi kapıya yakın durarak gelen misafirlere hoşgeldin demek için bekler. Düğüne gelen misafirler gelin kız annesine ve damat annesine olan yakınlığına göre bir takım hediyeler verir. Bu eğlenceye ekmek yapısı adı verilir. Salona gelin ve damadın gelmesiyle birlikte düğün başlar. Gelin kız ve damat arkadaşlarıyla birlikte eğlenirler. Daha sonra takı töreni yapılarak gelin kız ve damadın akrabaları almış oldukları takılarını takarlar.
Ertesi gün kız çıkarma olur. O gün kız evinde ve oğlan evinde gelen misafirlere davet adı altında yemek ikram edilir. Oğlan evi öğle namazından sonra davul çalarak gelin arabası ve konvoy eşliğinde evlerinde toplanarak kız evine giderler. Gelin kız, babası ve damadın babası eşliğinde evden çıkarılarak gelin arabasına bindirilir ve ardından dua okunur. Dua okunduktan sonra gelin arabasının önü gelin kızın kardeşi veya yakın akrabaları tarafından kesilir bir takım hediyeler istenir. Damadın arkadaşları tarafından istekler yerine getirildikten sonra gelin kız oğlan evine yine davul ve konvoy eşliğinde götürülür.
|