Hipodromlarda ganyan tutkunlarının gözbebeği yarış atlarının, yarış sezonu süresince yorulması, motivasyonlarının azalması veya yarışlarda sakatlanan atlara deniz terapisinin uyguladığı ‘At Oteli’ aynı zamanda rehabilitasyon merkezi hizmeti sunuyor.

Dünyaca ünlü Sarımsaklı ve Altınova kumsalının devamı olan deniz kıyısında güneşlenip, masmavi sulara girerek serinleyen ekonomik değerleri milyon dolarla ifade edilen safkan İngiliz ve Arap atları ile Türkiye’nin en ünlü yarış atları konuk edildiği At Oteli’nde, bu değerli konukların rahatı için her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş
Sessiz ve yerleşim birimlerinden uzak alanda kurulu at otelinde, at yarışı tutkunlarının yakından tanıdığı atlar tatile bakıcılarının refakatinde geliyorlar.

Her at için bir ay süren tatilde, safkan İngiliz ve Arap yarış atları dinlenirken, bol deniz ve güneşin keyfini çıkarıyorlar.

Yarış sezonunun başlamasıyla sahiplerine ve bahisçilerine milyonlarca lira kazanç sağlaması için yarışlara at otelinde hazırlanan bu atların fazlalık kiloları özel diyet programları ve aktivitelerle atılıyor.
Ufuk Kurtlar’ın at otelinde, her sabah idman, yürüyüş, denize girme çalışmaları yapılarak, tatil amaçlı bulunan atlara kondisyon kazandırılıyor.

Türkiye’nin denizde rehabilitasyonun sağlandığı ilk at beach clubu olan çiftlikte, bugüne kadar sessiz sedasız Türkiye’nin pek çok ünlü atı dinlenme imkanı bulmuş.

At Oteli’ni ziyaret ettiğimizde tatil sezonunun sonuna yaklaşılmasından dolayı az sayıda atların arasında ganyan tutkunlarının banko atlarından Doğubey’i de tatil yapıyordu.

Doğubey’in yanı sıra çiftliğe bu güne kadar, Zepka, Sarı Lira, Binde Gör, İlbeyi, Battal, Pusu Anka Kuşu ve Özlenen At gibi değerleri milyonlarca liraya ulaşan atlar misafir olmuş.

10 yıl kadar önce, Gümrük Müşavirliği yaptığı yıllarda, stresli geçen haftanın yorgunluğunu satın aldığı bir Arap atı olan tayla çıkarmaya çalıştığını kaydeden Ufuk Kurtlar, “İlk tayımı at eğiticiliği yapan bir arkadaşım bakmaya başladı. Sonrasında ise bende at sevgisi tam anlamıyla tutkuya dönüştü” diye konuştu. Acısını, kederini ve sevinçlerini atlarıyla paylaşan, Kurtlar’ı en çok atların sadık dostluğu çekmiş.

Atların eğitimi ve rehabilitasyonu konusunda yaptığı araştırmalar sonucunda, iş hayatında kendisini yarış atları sektörüne adayan Kurtlar, “At sevgim tam bir tutkuya dönüşünce, atlara yönelik sıkça kullanılan bir yöntem olan denizde antrenman programlarını araştırdım. Bu alanda yaptığım araştırmaların ışığında da bu işe başladım” diye konuştu.

Geliştirmiş olduğu program üzerinde geniş araştırmalar yaptıklarını anlatan Kurtlar, şu bilgileri verdi: “Programa tabi tuttuğum atların yarışlarda gösterdiği performans, sektörün gözünden kaçmadı. Atlar için geliştirdiğim deniz kampının ünü bir anda yayıldı. Yarışların sıkı koşucularının sahipleri de bu programdan faydalanmak için kapımı çaldı. Yüzde 100 dolulukla çalışıyoruz.

EN SORUNLU ATI BİLE TEDAVİ EDEBİLİYOR
Kampa katılan atların performanslarında önemli bir gelişme olduğunu kaydeden Kurtlar, “Burada atlar beş gün kendi tempoların da yüzüyorlar. Hiç müdahale etmiyoruz. Dinlenme günlerinden bir gün önce ise sırtlarına binip, galopa karşılık gelecek bir idman yaptırıyoruz. Bu atın hem nefesini açıyor, hem de denizden çıktığında sanki yarış koşmuş kadar yoruluyorlar. Bu çalışmayı denizde yapmış olmamız, denizde atın ayaklarına yük binmemesi nedeniyle hem daha kolay, hem de atın ayaklarında herhangi bir problem oluşması riskini sıfıra indiriyor” dedi.

Hipodromların güzide atlarından oluşan konuk atları bir ay süren programa tabi tuttuklarını belirten Kurtlar, “ Kimi at fazla kilo, kimi sakatlık, kimi stres, kimi de sadece dinlenip rahatlamak için geliyor. Önce atın tüm özelliklerini belirleyip ve sorunun ne olduğunu analiz ediyoruz. Yaptığımız tespitlere göre uygun bir idman programı belirliyoruz. Atlar haftanın altı günü, Arap atları 15 dakika, İngilz safkan atlar ise yarım saat denizde kalabiliyor.

Atların , ‘at oteli-çiftliklerine’ seyisleriyle birlikte geliyor. Denizdeki antrenman dışında at ile ilgili tüm işler seyisleri tarafından yapılıyor. At oteli ile sahil arasında 2 kilometrelik bir mesafe bulunuyor. Atlar her gün seyisleri ile birlikte çiftlikten yola çıkarak bu mesafeyi yürüyor. Atlar yürüyüşlerini yol üzerinde çok faydalı olan ökse otlarını yiyerek yapıyor. Sahile gelen atlar kendilerine özel olarak hazırlanmış eğitim programı için sırasını bekliyor” diye konuştu.

Seyisler ise, içlerindeki at sevgisinin giderek tutku haline dönüştüğünü belirterek, “Bu sevgimiz ve tutkumuz nedeniyle başka bir iş alanında çalışabilmemiz mümkün değil. At sektörü bize fazla para kazandırmıyor ama atlarla ilgilenmek artık olmazsa olmazımız. Bu yüzden de bu meslekten asla vazgeçemiyoruz” şeklinde konuştular.

Türkiye’de At Yarışları sektörünün, ülke genelinde bulunan 350 harasıyla, 1,5 milyar dolarlık dev bir kazan. Kaynağı olduğu belirtilirken, sektörün, 120 bin kişinin ekmek kapısı olduğu kaydedildi.

24.08.2010