Geçen hafta Avrupa Parlamentosu’nun kabul ettiği sözde Ermeni soykırımı iddiasıyla ilgili Ayvalık Belediyesi’ne ait Sarı Zeybek Tesisleri’nde düzenlenen söyleşinin konuşmacısı, emekli Büyükelçi Onur Öymen oldu. Öymen, bugüne kadar Türklere yapılan haksızlığın tarih boyunca hiçbir millete yapılmadığını vurguladı. Yakın tarihte Bulgaristan’da misyonerlerin kışkırtmasıyla ülkede 276 bin Türkün Bulgar çeteleri tarafından öldürülmesine rağmen, Bulgaristan’ın bütün Avrupa’yı ayağa kaldırarak meseleyi ‘Bulgaristan’da Türk mezalimi’ diye yansıtmaya çalıştığını anlattı.
Fransız yazar Piyer Loti’nin, kitabında, Türklerin haklılığını, "Bu kadar zalimlik bir ülkeye yapılamaz" sözleriyle dile getirdiğini kaydeden Öymen, 1914 olaylarında Ermeni teröristler tarafından sadece Kars’ta 135 bin Türk’ün katledildiğini anlattı. Öymen, buna karşılık Türklerin kendilerini savunmak için bu teröristlerle mücadele ettiğini ve Ermenilerin de Bulgaristan’ın yaptığı gibi, haksız oldukları halde kendilerini haklı gösterebilmek için aynı taktiği uyguladığını belirtti.
Paris’te 1918’de sadece 100 adet yayınlanan bir kitabın 91. sayısını tesadüfen bulduğunu anlatan Onur Öymen, “Bu kitabın başında Piyer Loti, bir deniz subayı olarak geldiği İstanbul’da çok etkilendiği Türkleri anlatıyor. Bu kitapta Loti, Türkleri tanıdıktan sonra Türklerin dostu olmayana rastlamadığını belirtiyor. Ancak kitapta Ermenileri anlattığı ve Ermenileri eleştirdiği sırada kitabın 28. sayfası sansürleniyor. Düşünebiliyor musunuz? Fransızlar, 1918 yılında Ermenilerin eleştirilmesine katlanamıyorlar ve bir Fransız yazarın Fransa’da yayınlanan kitabını sansürlüyorlar. Bu sayfada ne yazdığını bugün de bilmiyoruz ve bu sayfa halen daha sansürlü. İşte bu bile çok şeyi anlatıyor” şeklinde konuştu.
Türklerin tarih boyunca soykırım yapmadığının altını çizen Onur Öymen, “Gerçekler aslında Türklerden yanadır. 100 yıl öncesinin olayları dolayısıyla Türkiyei sanık iskemlesine oturtulmaya çalışılarak, ülkemizden başka konular için taviz alınmaya çalışılmaktadır. Bizim bu propagandaya karşı yapmamız gereken, Ermeni çetelerinin, vatandaşı oldukları Osmanlı İmparatorluğu’nu arkadan hançerlemek için neler yaptıklarını ve büyük devletlerden nasıl himaye gördüklerini halka anlatmak ve bir suçluluk psikolojisinden kurtulmak olmalıdır" dedi.
“TEHCİR, SOYKIRIM DEĞİLDİR”
O yıllarda Ermeni teröristlerle Türkler arasında bir savaşın olduğunu ve bu savaşta Ermenilerin Türkleri, Türklerin de Ermenileri öldürdüğünü belirten Öymen, “O yıllarda Ermenilerin saldırdığı Türk köylerinde de Türkler başka yerlere göçüyor. Yani aynı anda her iki tarafta da tehcir var. Bir ülkede tehcir olursa bunun adı soykırım olabilir mi? Bakıldığında, Lahey Adalet Divanı’nın bu konuda aldığı kararlarda bu bölgelerde tehcirin olduğu açıkça ifade ediliyor. Yani, ‘tehcir soykırım sayılamaz’ deniliyor. Niye böyle diyorlar? Çünkü bunu deseler, Amerikalıların da soykırım yaptıkları ortaya çıkacaktı. 2. Dünya Savaşı’nda Amerikalılar, Japonya’nın Amerika’nın batı kıyılarına saldırabileceği korkusuyla yüz binlerce Japon asıllı Amerikan vatandaşını ülkenin içlerine doğru zorla sürdüler. Tehcir bu. Buna soykırım denilebilir mi? Bunun gibi İngilizler de, Avustralya’da yaşayan Almanlar da o yıllar kıyı bölgesinde yaşıyorlar ve bu yüzden de kıyı bölgesindeki o Almanları İngilizler de iç bölgeler sürmüştür. Yani bu tehcirin dünyada çok örneği var. Tehcir bir güvenlik tedbiri olabilir, başka bir meseleden kaynaklanabilir. Ama sonuçta tehcir tek başına bir soykırım değildir” ifadelerini kullandı.
“ÜLKEMİZDE ERMENİLERİN DEĞİRMENİNE SU TAŞIYANLAR VAR”
Eski Büyükelçi Onur Öymen, Ermeni tehciri konusunda Atatürk’ün Nutuk kitabının her şeyi apaçık anlattığını kaydederek, “Maalesef ülkemizde bazı sözde bilim adamlarının ve gazetecilerin meselenin bütün boyutlarını ele almadan ve bu iddiaların gerçek olup olmadığını araştırmadan, bu soykırım iddialarını doğru kabul ederek televizyon programları yapmaları, konferanslar vermeleri, makaleler yazmaları Ermenilerin değirmenine su taşımaktır. Türkiye’nin tezlerini cesaretle, karalılıkla savunan bilim adamları ve gazeteciler de vardır. Ancak gönül ister ki fikir özgürlüğüne olan bütün saygımıza rağmen bir milletin, bir neslin insanlık dışı cinayetlerle, soykırım yapmakla suçlanmaya çalışıldığı bir ortamda o iddialara destek olanlar, hiç değilse tarihi daha zengin kaynaklardan araştırsınlar ve aksi yönde düşünen yani Türklere yapılan haksızlıklara karşı çıkan yabancı yazarların da görüşlerini yansıtsınlar. Türkiye yıllardan beri bu haksız, ölçüsüz propagandalara karşı gerçekleri anlatmaya, iddiaları çürütmeye dayalı bir savunma stratejisi izlemektedir Acaba doğru mu yapılıyor? Sadece savunmada kalarak bir davayı kazanabilir misiniz? Türklerin hem o tarihlerde hem de daha yakın tarihlerde Ermeni zulmünden neler çektiğini anlatmayacaksınız. Sadece biz o iddia edilen şeyleri o ölçüde yapmadık diyeceksiniz. Bu doğru mudur? Kuşkusuz, Ermenilerin bu haksız suçlamalarını cevapsız bırakmamak lazımdır ama stratejimizin ağırlık noktası bence bu olmamalıdır” diye konuştu.
23.04.2015