Kaplıcalar çevresinde yapılan hafriyatlar sırasında ortaya çıkan mozaikler, yazılı taşlar sütun başlıkları, madeni paralar gibi tarihi eserler Gönen’in, yerleşim yeri olarak kullanılmasının Milattan Önce’sine dayandığını göstermektedir.MS.II.yy. ait bulunan kitabelerde şehrin adı ‘Sıcak Su Şehri, Thermi’, hamamlarda ‘Granikaion Hamamları’ olarak geçmektedir. Bu kitabelerde, sıcak suyun şehir için önemli olduğu ve şifa dağıtan suyun insanlara sunulması için yardım yapan yönetici ve kişilerin isimleri belirtilmektedir.
Uzun süre Bizans yönetiminde kalan bölge, 13.yy’da Anadolu Selçuklularının eline geçmiş, bu Devletin dağılmasından sonra Karesi Beyliği yönetiminde kalmış ve nihayet 1334 yılında Osmanlı idaresine katılmıştır.
Doksan Üç Harbi denilen 1877-1878 Türk-Rus savaşının ardından Balkanlar’dan ve Kafkasya’dan çok sayıda Türk boyu göçmen olarak gelip Gönen’e yerleşmiştir.
Gönen 6 Temmuz 1920 Salı günü yunanlılar tarafından işgal edildi. İçerideki yerli Rumlar ve işbirlikçiler ortalık yerde cirit atmaya başlamışlardı. Bunlara karşı olanlarda, ne yapılabilir hesaplarını silahlı mücadeleye dönüştürdüler. Çakmak bayırı denilen bölge, eli silah tutup işgal durumunu içine sindiremeyen bir avuç yürekli insanların toplanma yeri ve sığınağı oldu. Bu gurup daha sonra Sındırgı dağlarında bulunan Kaymakam İbrahim Ethem Bey’e bağlanarak takımlara ayrılarak müfreze kumandanlarını belirlediler. Kendilerine Gönen Yıldırım Müfrezesi adı verilen bu kuvvet, Çetnili Osman Bey, Altıparmak Nuri Bey, Çakmaklı Kazım, Edincikli Bacak Hasan, Sarıköylü Kürt Hasan ve Karabulut Kazım Bey’in müfreze kumandanlıkları altında sayıları 15 ile 40 arasında değişen silahlı mücahitlerle Gönen ve Çevresini çok çetin çatışmalardan sonra kurtararak tarihi vazifelerini yerine getirmiş oldular. Bu sonuçla müfreze kumandanları ve emrindeki mücahitlerin en büyük hayalleri gerçekleşmiş oldu.
|