İHH'nın, "kimsesiz çocuklar projesi" kapsamında Balıkesir'de bir araya gelen gönüllülere eğitim verildi. Balıkesir buluşmasında çok özel açıklamalar yapan İHH Kadın Kolları Yönetim Kurulu Başkanı Fatma Nur Kutay, yeryüzündeki 165 milyon kimsesiz çocuğu bekleyen en büyük tehlikenin 'mafya' ve 'çeteler' olduğunu, yetimlerin mafyalardan kurtarılıp korunması gerektiğini bildirdi. UNESCO ve UNICEF'in 6 ila 8 milyon civarındaki kimsesiz çocuğa baktığını ve bundan İHH olarak utandıklarını, korktuklarını söyleyen Kutay, bu çocukların Hristiyanlaştırıldığını belirterek daha fazla yetim çocuğa sahip çıkılması gerektiğini kaydetti.

Balıkesir'de iş adamı Ahmet Ulu'nun ev sahipliği yaptığı kahvaltılı gönüllü buluşmasına İstanbul'dan konuşmacı olarak katılan İHH Kadın Kolları Yönetim Kurulu Başkanı Fatma Nur Kutay, yetimlere yönelik olan bu çalışmadan güzel sonuçlar elde edileceğine inandığını belirtti. Toplantıdan önce İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Fatma Nur Kutay, bugün yeryüzünde 165 milyon kimsesiz çocuk bulunduğunu, bu yetimlerin 6 milyondan fazlasının UNESCO ve UNICEF tarafından sahip çıkıldığını, dolayısıyla o yetim çocukların aynı zamanda Hıristiyanlaştırıldığını anlattı. "O 6 milyon bizi utandırıyor, korkutuyor" diyen İHH Kadın Kolları Başkanı Fatma Nur Kutay, Türkiye'nin daha düne kadar yardım alırken bugün dışarıya yardım ihraç eden bir ülke haline geldiğini, yetimlerle ilgili yardımların ülke ve devlet olarak Türkiye'yi çok güzel yerlere getireceğini söyledi. Fatma Nur Kutay, şunları söyledi;

"Şu an UNESCO, UNICEF gibi kuruluşlar, 165 milyon çocuğun 6 milyonuna (belki 8 milyona çıkmıştır) sahip çıkıyorlar. Bu birçok çocuğun da Hıristiyanlaştırılması demek. Yani misyonerlik. Biz İHH olarak şu an 26 bin çocuğa bakıyoruz. Bunu duyanlar çok seviniyor. Ama o 6 milyon bizi utandırıyor, korkutuyor. Şu an Türkiye'de bakılan çocuk sayısı 4 bine yaklaştı. Neden 10 bin, 20 binleri bulmasın? Bunlar bizim çocuklarımız. Denizli'deki de, Balıkesir'deki de, Urfa'daki de, Siirt'teki de, Batman'daki de bizim çocuğumuz. Bu yüzden sponsorluk noktasında inşallah o kadim tarihimizdeki, Osmanlı veya İslam tarihinin muhtelif dönemlerine baktığımızda yetim çocuklardan alimler yetişmiş, tarihçiler, matematikçiler yetişmiş. Neden? Çünkü yetime sahip çıkılıyordu. Bugün bizim yetim çocuklar ya tinerci oluyor, ya kapkaççı oluyor yada başka türlü sonu olmayan bir hayat. O yüzden hep beraber yetimlerle el eleyiz. İnsan başına geldiğinde bunu anlayabilir, ben insanların, Müslümanların bunu pek anlayamadığını düşünüyorum. Şu an anlayamıyorlar. Bunu medya gündeme getirmeli, STK'lar, sağlıkçılar gündeme getirmeli. Ege'deki halkın teveccühü çok fazla. Son 1 yıl içinde Ege ve Marmara halkının duyarlılığı fazla, sadece gidilip hatırlatılmıyor. Hatırlatıldığında ben inanıyorum ki Türk toplumu çok güzel işler yapıyor. Önceden biz yardım alan bir ülkeydik. Şu anda yardım ithal ederken yardım ihraç eden bir ülke haline geldik. İnanıyorum ki bu yardımların bereketi bizi ülke olarak da, devlet olarak da çok güzel yerlere taşıyacaktır. Çünkü yetim berekettir."

YETİM ÇOCUKLAR MAFYA VE ÇETELERİN PENÇESİNDE
İHH Kadın Kolları Yönetim Kurulu Başkanı Fatma Nur Kutay, Balıkesir'de, "Yetime Sahip Çık" gönüllü hareketiyle ilgili çok sayıda bayanın katıldığı eğitim ve bilgilendirme toplantısında İHA muhabirine yaptığı açıklamada yetim yani kimsesiz çocuklarla ilgili özellikle bir konuya parmak bastı. Çocukların mafya ve organ, porno ve seri katil olarak yetiştirildiğini söyleyen Fatma Nur Kutay, bir yetim çocuğun aylık maliyetinin 90 TL olduğunu belirterek gönüllüleri sponsor olmaya davet etti. Fatma Nur Kutay şunları söyledi:

"Biz mümkün mertebe maddi imkanı da olmayan kimsesiz, ortada kalmış yetimlerle ilgileniyoruz. Şu an yeryüzünde 165 milyon kimsesiz çocuk var. Kimsesiz çocuk üç temel problem ile karşı karşıya. Bunun en önemlisi organ mafyası, ikincisi kız çocukları üzerinden yürütülen taciz mafyası, çeteler. Üçüncü olarak da seri katil yetiştirmekten tutun sokaklarda dilenci yetiştirmeye kadar. Bunlar mafyaların kullandığı yöntemler. Çocuklar maalesef 4-5 yaşından itibaren bu tuzaklara düşmeye başlıyorlar. Biz mümkün olduğunca ergen yaş öncesindeki çocukları alıyoruz. Fakat sponsorlarımızdan onları üniversite çağına gelene kadar maddi anlamda destekleyebilen destekliyor. Türkiye'de kimsesiz çocuk rakamları henüz net olarak tespit edilemedi. Eğitimin az olduğu bölgelerde kimsesiz çocukların sayısı daha fazla. Eğitimli toplumlar, eğitimli insanların olduğu yerlerde çocuklara daha fazla sahip çıkılıyor. Bu yüzden bizim eğitime yönelik faaliyetler yapmamız lazım ki bu eğitimin amacı da yetim olmak. Yetimi gündeme taşımalıyız. Bizim tercihlerimiz birinci olarak savaş bölgeleri. Çünkü ilk Irak Savaşı, Filistin'deki Gazze olayları ve şu an Suriye'de henüz kayıt altına alınamayan binlerce, milyonlarca yetim çocuk var. Kayıtlı var, kayıtsız var. Biz uzanabildiğimiz, gidebildiğimiz kadar o çocukların sayısını tespit etmeye çalışıyoruz. Ulaşabildiklerimize de Türkiye'den veya yurt dışından sponsorlarımız vesilesi ile destek olmaya çalışıyoruz. Bir yetim çocuğun maliyeti ayda 90 TL. Aslına bakarsanız Türkiye'de normal standarttaki bir vatandaşın ayda 90 TL ayırması hiçbir şey değil. Çünkü toplum olarak öyle şeylere paralar verebiliyoruz ki artık. Oysaki 90 TL'yi bir tarafa koyduğunda kişi dünyanın herhangi bir yerindeki veya Türkiye'deki yetim bir çocuğa maddi destek sağlamış olacak. 90 TL ile nasıl bakabiliyorsunuz diye sorular geliyor. Biz market alış verişinde 100-150 TL'yi rahatlıkla harcayabiliyoruz, bunun 60-70 TL'si sadece kimyasal temizlik maddeleri. Oysaki Afrika'daki bir bayanın ne çamaşır deterjanı derdi var, ne yumuşatıcı derdi var. Tuvalet, banyo için ayrı temizlik maddesi gibi sıkıntısı, lüksü yok. Dolayısıyla oradaki bir çocuk için 90 TL çok ciddi bir rakam, yaşamsal bir rakam. Toplumları biraz da sosyolojik yapılarına gire değerlendirmemiz gerekiyor. Birçok Afrika ülkesinde şu an kağıt kalem yok, tahtalara Kuran alfabesi yazıp, oradan Kuran öğrenerek hafız yetişen çocuklar var. Afrika'daki tüm sıkıntılara rağmen her yıl binlerce çocuk hafız olarak yetişiyor, ibretlik manzaralar var. Biz çocuklarımıza Kuran öğretebilmek için neler yapıyoruz, ama oradaki çocuklar tahtalara kömürle yazarak Kuran öğrenerek hafız oluyorlar. Yetim sponsorluğunu biz çok önemsiyoruz. Ne kadar sahip çıkarsak o kadar kurtarırız. Neden hep İslam coğrafyasındaki insanlara yardım ediyorsunuz dediler, hangi Avrupa ülkesinde savaş var? Hangi Avrupalı bir çocuğun başına bomba yağıyor bugün de İHH gitmiyor? Öyle bir şey olsa İHH yine gider. Çünkü bizim İHH olarak kriterimiz mazlum olması ve zulme maruz kalması."

ACEH'Lİ EVA YETİMLERİ EĞİTİYOR
İHH Kadın Kolları Başkanı ile birlikte Balıkesir'deki İHH gönüllü buluşmasına katılan Aceh'li Eva, bir zamanlar yetim olduğunu, kendisine İHH'nın sahip çıktığını, bugün artık çok büyük bir aileye sahip olduğu için yetim olmadığını ve çok mutlu olduğunu söyledi. Endonezya'daki Aceh'te İHH tarafından desteklenen yetimhanede eğitmenlik yaptığını anlatan 30 yaşındaki Eva, 5 yıl önceki yetim buluşmasında Aceh'ten gelen çocuklara eğitmenlik yapmış. Şu anda İHH vakfında aldığı staj eğitimini tamamladıktan sonra Endonezya'daki yetimhaneye gidecek ve oradaki yetim çocuklara eğitmenlik, İHH'nın koordinatörlüğüne devam edecek. Türkçe öğrenen Eva, "İHH'nın Aceh'te yetimhanesi var, orada 86 yetim kız çocuğu var. İHH büyük bir aile. Oradaki çocuklar Kuran öğreniyor, Kuran okuyorlar. Hadis öğreniyorlar. Ben 30 yaşındayım, yetimim. Ben çok mutluyum, İHH'ya teşekkür ediyorum. Bugün artık yetim değilim, çünkü İHH gibi büyük bir ailem var" diye konuştu.

Öte yandan, Balıkesir'deki yetim faaliyetine katılan İl Müftü Yardımcısı Sedanur Sezen, İHH yetkililerini ve gönüllü tüm hanımları kutladı. İl Müftü Yardımcısı Sedanur Sezen, "Balıkesir İHH şubesinin hazırladığı böyle bir programda bulunmaktan mutluyum. Çünkü burada yapılan hizmet Allah-u Teala ve Peygamber efendimizin özellikle vurguladığı, toplumun ihtiyaçlarının karşılanması konusunda öngördüğü yetimlere yönelik bir çalışma yapılıyor. Ben hanımlara teşekkür ediyorum. Bu konuda bizi bilinçlendirmek adına gelen İHH vakfı yetkilisine de teşekkür ediyorum. Bu konu Türkiye'de devlet eliyle yürütülüyor fakat ulaşılamayan yetimler de var, halkımızın şöyle bir etrafına bakıp kendi aile çevresindeki yetimlere bakarak bu projede yer almaya çalışması büyük katkı olacaktır. Türkiye'de yetimlere yönelik bir kitabımız, bir kartelamız yok. Bugün burada kardeşlik kartelası var, çok sevindirici. Ben de burada olmaktan gurur duydum" dedi.

08.06.2012