Türk Sanat Müziği dinleyen Cevdet Yılmaz nostalji yaşatan şarkılara eşlik etti. Üniversitede konuşan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, yüksek öğretim sisteminin mutlaka yenilenmesi gerektiğini, bunun da yeni Anayasa ile mümkün olabileceğini söyledi. Bakan Yılmaz, Balıkesir Üniversitesine 2 milyon TL ek ödenek müjdesi de verdi.

Kalkınma Bakanı Dr. Cevdet Yılmaz önce Balıkesir Valiliğini ziyaret etti. Vali Yılmaz Arslan'ın makamında kısa bilgiler verdiği Bakan Yılmaz'a zeytin ve zeytinyağı ikram edildi. Vali Yılmaz Arslan'ın Yağcıbedir halısı ve kolonya hediye ettiği Bakan Cevdet Yılmaz, kalkınmada sadece merkezden yapılacak çabaların yeterli olmadığını, yerel dinamiklerin harekete geçirilmesinin çok önemli olduğunu söyledi. Yılmaz, "Kalkınma dediğimiz süreç bir yerde takım işi. Biz yapmamız gerekenleri yapıyoruz, ama kalkınma için kamunun çabası yeterli değil. Özel sektörü ile iş dünyasıyla, medyasıyla birlikte planlamak gerekiyor. Üniversiteler de kalkınmada çok önem verdiğimiz kurumlar" dedi.

Valilik ziyaretinin ardından BAÜ'deki Akademik Yıl açılış törenine geçen Bakan Yılmaz burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin bugün Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, kalkınma ve gelişmenin esasını insanın oluşturduğunu, günümüzde bilgi toplumunda artık bilgi ekonomisinin ön plana çıktığını belirterek gelişmiş ülkeler kriterine ulaşmak için üretmenin yeterli olmadığını, bilgi ve teknoloji üretilmesi gerektiğini söyledi. Yüksek öğretim sisteminin reforme edilmesi gerektiğinin altını çizen Cevdet Yılmaz, Türkiye'de yeni Anayasa ile birlikte büyük bir kalkınma ve gelişme yaşanacağını, yüksek öğretim sisteminin de çok daha iyi, daha özerk bir yapıya kavuşacağını söyledi. Günümüzde beyin kasının ön planda olduğunu belirten Bakan Yılmaz, "Kalkınma Bakanı olarak şunun altını özellikle çizmek istiyorum, kalkınma dediğimiz hadise içinde bulunduğumuz durumdan daha iyi bir duruma çıkma, yürüme süreci. Bunun esası insan. İnsanımızı içinde bulunduğu durumdan daha iyi bir duruma yükseltmek. En önemli aracı da insan, amacı insan olduğu gibi kalkınmanın en önemli amacı da insan. Bilgi toplumu dediğimiz 21. yüzyılın dünyasında bilgi ekonomisi kavramı ön plana çıkıyor. Artık eski üretim biçimleri ülkenin gelişmiş, kalkınmış addedilmesi için yetmiyor. Üretmeniz yetmiyor, bilgi ve teknoloji üretmeniz gerekiyor. Bütün bunlar da insanı ima ediyor. Eskiden kas gücü daha ön plandayken şimdi beyin kasının ön plana çıktığı bir dönemden geçiyoruz. Eskiden beden teli daha önemliyken şimdi bir anlamda beyin teli öne çıkmış durumda. Bunlar da gerek içinde bulunduğumuz bölge gerekse ülkemizin kalkınması, gelişmesi açısından üniversitelerimizi, akademik kurumlarımızı kalkınma açısından çok daha stratejik bir hale getirmiş bulunuyor. Üniversitelerimizi sadece öğrencilerimizin mevcut bilgiyi aldığı mekanlar olarak algılamıyoruz, yeni bilgiler üreten, yeni teknolojiler üreten, sosyal, kültürel ve sanatsal alanlarda içinde bulundukları bölgeye katkıda bulunan bir üniversite algılıyoruz. Dolayısıyla çok fonksiyonlu bir üniversite yaklaşımından yanayız. Bölgesel gelişmede özellikle üniversiteyi lokomotif bir kurum olarak algılıyorum. 'Nereye gideceğini bilmeyen bir gemiye hiçbir rüzgarın faydası olmaz' diye bir söz var. Nereye gitmek istediğinize karar vermeniz lazım" dedi.

"KOPYA ÜNİVERSİTELER İSTEMİYORUZ"
Üniversitelerin Kalkınma Ajanslarıyla birlikte bölgesel, yerel gelişmede en temel kurumlardan biri olduğunu söyleyen Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, üniversitenin gelişme stratejisi ile bölgenin gelişme ve kalkınma stratejisinin olabildiğince örtüşmesi lazım geldiğini, dolayısıyla üniversitelerin farklılaşması gerektiğinin altını çizdi. Üniversitelerin her geçen gün çoğaldığına dikkat çeken Bakan Yılmaz, hükümet olarak "kopya üniversiteler" istemediklerini vurguladı. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü;
"Balıkesir'de zeytinyağı varsa üniversite bunu görecek, hayvancılık sektörü varsa üniversite bunu görecek, gıda sektörüyle ilgili bir şey varsa üniversite bunu görecek. Üniversitelerin farklılaşması gerekiyor. Birbirinin kopyası olan üniversite istemiyoruz biz. Şimdi her yörede birbirinin kopyası olan üniversite var. Açıkçası bunun çok faydası olacağını düşünmüyoruz. Aynı zamanda özgün bir tarafının bulunması lazım, içinde olduğu toplumsal çevrenin, iklimin, yörenin öz elliklerine göre belli alanlara da yoğunlaşması, farklılaşması lazım. Rekabet dediğimiz şey de böyle oluyor zaten. Türkiye bugün hizmet sektörlerini de ihraç edecek hale geldi. Sadece mal ihraç eden bir ülke olmak yetmiyor artık, hizmet ihraç eden bir ülke olmamız gerekiyor. Eğitimi nasıl ihraç edersiniz, herhalde gümrüklerden TIR'lara yükleyip gönderemezsiniz. Buraya daha fazla öğrenci çekerek, sadece Türkiye içinden değil başta komşu ülkelerimiz olmak üzere dünyanın dört bir yanından eğer üniversite şehri olacaksa öğrenci cezp etmemiz gerekiyor. Bu şekilde hizmet ihraç ederek cari açığı da bir miktar kapatmış oluruz. Üniversitelere hükümet olarak gerçekten büyük önem veriyoruz. Bundan 10 sene önce bütün üniversitelere yaptığımız yardım toplam 249 milyon TL idi, bugün geldiğimiz noktada 2011 yılında personel ve diğer cari harcamalar hariç sadece yatırıma harcadığımız para 2,4 milyar TL. Personel ve cari harcamalarla beraber 11 milyar doları buluyor. Geçmişe göre 10 misli bir artış. Bu ülkenin büyük fedakarlığı demektir. Vergi ödeyenlerden alıp üniversitelere bu yatırımları gerçekleştiriyoruz. Son 4 yılda kontenjan sayılarında da yüzde 40'ın üzerinde ciddi artış görünüyor. 2010- 2011 döneminde örgün öğrenimde 2 milyon 67 bine ulaşmış, açık öğretim-yaygın eğitimi dahil edersek yüksek öğretimde 3 milyon 781 bin öğrenciye ulaşmışız. 2006 yılından bu yana 50 tane yeni devlet üniversitesi kurmuşuz, 30'un üzerinde yeni vakıf üniversitesi kurulmuş. Sayılar katlanarak gidiyor, adeta bir sıçrama dönemindeyiz. Bunlar insana yatırım. İnsan unsuru kalkınmanın, gelişmenin temel dinamiği. Üniversitelerimizden çok şey bekliyoruz. Üniversiteler içe kapanık yapılar olsun istemiyoruz. Dünyaya da, ülkeye de, içinde bulunduğu bölgeye de açık yapılar olsun istiyoruz. Üniversitelerimiz daha fazla katma değer üretsinler. Mevcut sistemde maalesef devlet üniversitelerimizin öz gelirleri yüzde 12'ye bile ulaşmıyor. Bunu bir tespit olarak iletiyorum. Üniversitelerimize harcadığımız paraların yarıdan fazlası bütçeden geliyor, bu sürdürülebilir bir durum değil. Üniversiteler kendi projeleriyle daha fazla kaynak üretmelidirler. Batı'da bunu görüyoruz, bazı örnekleri var. İnşallah üniversitelerimiz kurumsallaştıkça daha fazla gelir üreten kurumlara da dönüşecekler ve bunu yaptıklarında üniversitelerimiz daha özerk hale gelecek. Sürekli bütçeden geçinen kurumların çok da özerk olamayacağını takdir edersiniz. Kendi gelirlerini üreten, kendi ayakları üzerinde duran kurumlar doğal olarak daha özerk hareket etme imkanına da kavuşmuş olacaklardır."

YENİ ANAYASA
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, yeni Anayasanın Türkiye'yi 21. yüzyıl şartlarında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına götürecek bir hamle olacağını bildirdi. Türkiye'nin ileri demokrasi için, dünyanın 1. Ligi'nde yer almak isteyen bir ülke olmak için mutlaka mevcut Anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi gerektiğini belirten Bakan Yılmaz, "Mecliste son dönemde Yeni Anayasa tartışması var. İnşallah bu gerçekleşir. Bilgi toplumu şartlarında, 21. yüzyıl şartlarında ilk 10 ekonomi arasına girecek, dünyanın birinci liginde olan bir ülke haline geleceksek mevcut Anayasamızda maalesef bunu gerçekleştiremeyiz. İleri demokrasi olacaksak yeni bir Anayasaya, çok daha modern, insanı odağına almış, temel hakları, özgürlükleri en geniş anlamda tanıyan yeni bir Anayasaya ihtiyacımız var. Bu konuda aslında bütün partiler artık bir uzlaşma içinde. Herkes yeni bir Anayasa istiyor. Önemli olan bütün bu kesimlerin ortak akılla, asgari müştereklerde buluşarak bunu gerçekleştirmeleri. Bu tabii ki meclisin görevi, hükümetin görevi değil. Ama mecliste en büyük grubu olan parti olarak bizler de buna en üst düzeyde katkı sunmaya gayret edeceğiz. İnşallah bu süreç başarılı bir şekilde sonuçlanır. Bu aynı zamanda yüksek öğretim sistemimiz için de çok önemli. Çünkü yüksek öğretim sistemimizin reformu da yeni Anayasaya bağlı. Burada da çok net bir ihtiyaç açık, ortada. Yüksek öğretim sistemimizin reform edilmesi gerekiyor. Yüksek öğretim kurumunun akreditasyon yapan, kalite standartları belirleyen, koordinasyon yapan bir yöne doğru mutlaka dönüşmesi gerekiyor. Üniversitelerimizin akademik ve mali anlamda daha özgür ve rekabetçi yapılara dönüşmesi gerekiyor" diye konuştu.

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz konuşmasının sonunda Balıkesir Üniversitesi'ne aktardıkları kaynaklardan söz etti. Bakan Yılmaz BAÜ'ye yatırım bütçesinde sadece 2001 yılında 43 milyon TL ödenek tahsis ettiğini bildirdi. 43 milyonun 13 milyonu yüksek öğretim, 25 milyonu sağlık, 2 milyonu spor, 3 milyon 50 bin lirasının ise teknolojik araştırma sektörü için olduğu belirtildi. BAÜ Tıp Fakültesi Hastanesi'nin bitirilmesine büyük önem ve öncelik verdiklerinin altını çizen Cevdet Yılmaz, 25 milyon TL'nin hepsinin harcanması halinde gelecek sene daha fazla destek olacaklarının sözünü verdi. Bakan Yılmaz, Rektör Mahir Alkan'ın talebi üzerine imkanları zorlayıp 2 milyon TL ek ödenek çıkardığını, ödeneğin imza aşamasında olduğunu müjdeledi. 2 milyon TL ödeneğin Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu ile Balıkesir İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi inşaatları için olduğu bildirildi. Üniversitedeki törenin sonunda BAÜ Rektörü Prof. Dr. Mahir Alkan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'a şilt takdim etti, halı hediye etti. Bakan Cevdet Yılmaz üniversitedeki törenden ayrılmadan önce devam eden BAÜ Tıp Fakültesi ve Hastanesi inşaatını da gezerek rektörden ve müteahhit firma yetkilisinden bilgi aldı.

29.09.2011